Türkiye ve İran Arasında Bulakbaşı Sınır Sorunu
Özet
Tarihte Türkiye ve İran arasında geniş yelpazede yer alan ilişkiler silsilesi yaşanmıştır. İki ülkenin bir biriyle olan iletişimi, tarihin çok eski derinliklerinden günümüze kadar devam edegelmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin renkliliğini artırmıştır. Savaş ve barış anlaşmalarıyla çeşitlilik arz eden ilişkilerdeki süreklilik, gelecek yüzyıllarda da devam etmesi kaçınılmazdır. Her iki ülke arasında iletişimin olumlu ya da olumsuz şekil alması ülkelerin menfaatleriyle ilintilidir. Çalışma, Türkiye ve İran arasında tarihi süreçte yaşanan ilişkiler bağlamında Bulakbaşı, konusu üzerine odaklanmaktadır. Arşiv belgeleri araştırmanın temel kaynaklarını oluşturmuştur ve konuyla ilgili literatür taramasında ilgisi bulunan telif ve tetkik esreler nesnel betimle yöntemiyle referans olarak gösterilmiştir. Araştırmada, Rusya ve İran’ın Bulakbaşı’na verdiği önemin askeri stratejik nedenlerden ileri geldiği anlaşılmıştır. Türkiye ve İran arasındaki tarihi ilişkileri konu edinen birçok çalışma mevcut olmasına rağmen Rusya-Türkiye ve İran arasında stratejik öneme sahip olan Bulakbaşı mevkii sınır sorunu konusuna, araştırma sürecinde rastlanılmamıştır. Bulakbaşı, bugün Türkiye sınırları arasında yer alan ve Iğdır’ın Karakoyunlu İlçesi’ne bağlı küçük bir köydür. Ayrıca Ağrı Dağı’nı geniş bir perspektiften görüş alanına sahip olan Bulakbaşı, Türklerin sınır bölgelerinde meydana gelen ayaklanmaları kontrol altına alabilmesi noktasında da öneme sahiptir. Bu önemin farkında olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu kadrosu, hem Küçük Ağrı Dağı’nı Türk topraklarına katmış hem de Bulakbaşı sınır sorununu Türkiye’nin lehine çözümlemiştir. Böylelikle doğuda meydana gelebilecek ayaklanmalar, stratejik önemi büyük noktalardan denetim altına alınmıştır.
İndir
Yayınlanmış
Nasıl Atıf Yapılır
Sayı
Bölüm
Lisans
Bu çalışma Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License ile lisanslanmıştır.
Anadolu Sosyal Araştırmalar Dergisi (AS), yayınlanan tüm yazıların mali haklarına, özellikle umuma her türlü iletim, yayım ve işleme, çoğaltma, temsil, basım, yayım, dağıtım ve internet yoluyla iletme dahil olmak üzere telif haklarına sahiptir.
Dergimizin telif hakları aşağıdaki özelliklere sahiptir;
1. Telif hakkının ortaya çıkması için herhangi bir kayıt gerekli değildir. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar, eserin üretilmesi ile birlikte doğar. Telif hakları soyuttur. Telif hakkıyla korunan, insan düşüncesi tarafından yaratılan soyut mallardır. Telif hakları, içinde bulundukları materyalden ayrı ve bağımsız bir varlığa ve hukuki değere sahiptir.
2. Bölgesellik ilkesi telif hakları için geçerlidir. Hangi ülkede koruma talep edilirse o ülkenin mevzuatına göre koruma koşulları belirlenir.
3. Mutlak hak niteliğindedir. Telif hakları herkese karşı ileri sürülebilir. Ancak bu mutlak hakka kamu yararının korunması gibi nedenlerle çeşitli sınırlamalar getirilmiştir. Mutlak hak üzerindeki sınırlamalar: Kamu düzeni, genel ahlak, kamu yararı gibi nedenlerle getirilen sınırlamalar ile özel çıkarlar yararına getirilen istisnalardan oluşur. (Örneğin bir eserin kar amacı gütmeden özel kullanım amacıyla çoğaltılması mümkündür.)
4. Fikri mülkiyet hakları belirli bir süre için korunur (fikir ve sanat eserleri için 70 yıl vb.). Fikri ürünler, bünyelerinde bulundurdukları malzemeden ayrı ve bağımsız bir hukuki statüye sahiptir.
5. Fikri ürünler, özel kanun, tüzük ve yönetmelikler çerçevesinde düzenlenir.
Ancak kullanıcılar makalelerin yayınlanmış tam metinlerine başvurabilirler.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun ilgili maddelerinde de belirtildiği üzere telif haklarına tecavüz suçtur.